İşletme paydaşlarının sadece ortaklardan değil; çalışanlar, tüketiciler, potansiyel yatırımcılar ve kredi kuruluşlarını da kapsadığı görüldükten sonra işletmelerin sadece karlarını artırmaya çalışarak faaliyet göstermeleri yetersiz kalmış, işletme sürdürülebilirliğini sağlaması daha önemli hale gelmiştir. İşletme sürdürülebilirliğini sağlamak için ise örgütlerin çevresiyle ilişkisi kilit roldedir, bu ilişkinin en iyi seviyeye ulaşması ancak işletmede etik davranışlar ve sosyal sorumluluk faaliyetlerinin benimsenmesiyle mümkün olacaktır. İşletmede etiğin sağlanmasıyla çalışanlar arası uyum arttırılmış olur bu ise çalışanlar arasında iş doyumunu arttırır, ayrıca gerçekleştirilen çeşitli sosyal sorumluluk etkinlikleriyle çevresine duyarlı ve toplum yararına faaliyet gösteren işletmelerin de piyasa değerinin artmasına olanak tanır. İçinde yaşadığı toplumun beklentilerini dikkate almayan işletmeler ise rekabet yeteneğini kaybedebilir. Artan iletişim olanakları ile birlikte toplum işletmelerin faaliyetlerini izleyip sadece kâr artışına yönelik faaliyet gösteren işletmeleri çeşitli yollarla baskılayacaktır. Ayrıca toplumda oluşan beklenti doğrultusunda yasal faaliyetler gerçekleşmektedir, bu beklenti doğrultusunda işletme içerisinde etik iklimi sağlamış ve toplum yararına faaliyet gösteren işletmeler olası yasal yaptırımlara karşı hazırlıklı olurlar.