Dünya genelinde nüfus hızla yaşlanma eğilimini sürdürmektedir. Doğum oranlarının azalması ve yaşam süresinin uzaması demografik yaşlanmaya etki eden en önemli gelişmelerdir. Yaşam sürelerinin uzaması, bakıma muhtaçlık riskinin de artmasına yol açmaktadır. Toplumsal yaşlanmanın uluslararası nitelikte bir sosyal problem olarak kabul edilmesi, bakıma muhtaç yaşlıların çoğalması ile bağlantılıdır. Toplumsal yaşlanma sosyal sistemi çökertebilecek bir sorun ve sosyal güvenlik sistemleri üzerinde büyük bir mali yük olmaktadır. Bu yüzden kendi yaşamını kendi iradesi ile sevk ve idare edemeyenleri de sosyal sistemin içinde anlamlı bir yaşam sürdürecek şekilde entegre etmek gerekmektedir. Bu çalışma yaşlılığı sadece fonksiyon kayıplarına indirgemeden ele almaktadır. Katılımcı, aktif ve itibarlı olarak toplumdaki işlevlerini sağlayan yaşlı bireylerin uluslararası boyutları ile haklarını incelemektedir. İnsan hakları resmi beyanlarının uluslararası sosyal politikada muazzam bir çeşitliliği bulunmaktadır. Ancak bu çeşitlilik içerisinde doğrudan yaşlı haklarına ilişkin bir sözleşme bulunmadığı gibi yaşlı bakımını kapsayacak haklarda bulunmamaktadır. Bu tartışma çerçevesinde araştırma yaşlı haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerdeki dolaylı hakları değerlendirerek, bir yaşlı hukuku oluşturulması gerekliliğini vurgulamaktadır.