Osmanlı Devleti, 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önce Rumeli’ye daha sonra Avrupa’ya kadar sınırlarını ilerletmiştir. Türklerle siyasi, sosyal, ticari ve kültürel alanda ilişkide bulunan Avrupalılar, Türkçe öğrenmiş; kendi toplumlarına Türkçeyi öğretmek için eserler yazmıştır. 1612 yılında Megiser’in yazdığı gramer bu türün ilk örneklerindendir. Türkçe adı “Dört Bölümde Türk Dilinin Esasları” olan eser yazıldığı dönemin ses bilgisi, biçim bilgisi ve söz varlığı hakkında önemli bilgiler içermesinin yanı sıra 226 Türk atasözünü de içerir. Kuşaktan kuşağa aktarılan atasözleri; oluştukları zamanın sosyal ve kültürel yapısı hakkında önemli bilgiler barındırır. Bu dil ürünleri, kalıplaşmış olduğu için değişime daha fazla direnç gösterirler. Kalıplaşmış olmaları, atasözlerinin bünyesinde eskicil ögeler barındırmasına olanak sağlar. Çalışmamızda, Türkologların tanımları ve açıklamaları göz önünde bulundurularak eskicil ögeler belirlenmiş; bu ögelerin tarihî kullanımlarını göstermek üzere dönem eserleri ve sözlükleri taranarak art zamanlı inceleme yöntemi uygulanmıştır. Bulgular doğrultusunda Megiser’in gramerindeki ögeler, eklerde ve söz varlığında eskicil ögeler olmak üzere iki başlık altında incelenmiştir. Sonuç bölümünde Megiser’in gramerindeki atasözlerinde eskicil ögeler çeşitli açılardan incelenerek 17. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin dil özellikleri, eskicil ögeler bağlamında aydınlatılmıştır. Ayrıca bu ögelerin Türkiye Türkçesi ağızlarındaki ve yazı dilindeki durumu ele alınmıştır.